‘Çocuklar sabır anlayış bekler

Klinik Psikolog İmren Mercan, okula uyum süreci ve ayrılma kaygısı konusunda öğretmen ve velilere önerilerde bulundu…
Klinik Psikolog İmren Mercan, okula uyum süreci ve ayrılma kaygısı konusunda öğretmen ve velilere önerilerde bulundu. Uyum güçlüğü yaşayan çocuklara uygun müdahalelerde bulunulmadığında okul reddi ile bile karşılaştıklarını belirten Mercan, öğretmenlerin sabırlı ve anlayışlı olmalarını istedi. 
Klinik Psikolog İmren Mercan, yeni eğitim öğretim dönemi öncesi okla uyum süreci ve ayrılma kaygısına ilişkin görüş ve önerilerini paylaştı. Uyum sorunlarını sıralayıp, uygun yaklaşımlara rağmen çocuk okula uyum sağlayamamışsa, mutlaka profesyonel yardım alınması gerektiğini kaydeden Mercan şunları aktardır:

“UYUM SÜRECİ VE AYRILMA KAYGISI”
“Bilindiği üzere kısa bir süre sonra okullar açılıyor. Çocuklar için ev ortamından ayrılıp, ilkokul ya da anaokuluna giderek, uzun süre başka bir yerde kalma süreci de başlıyor. Çocuk; ilk defa aileden ayrıldığında, yeni gireceği ortamda rahat olabilmek için anne babasının destek ve önerilerine ihtiyaç duyar. Bir diğer destek öğretmen tarafından verilmeli. Öğretmenlerin, bu durumu bilerek çocukları rahatlatıcı ve sakinleştirici yaklaşımlar sergilemesi beklenir. Çocuk kendini sıkıntılı ve rahatsız hissederse bulunduğu ortam onun için yabancı ortam olmaya devam eder ve ortama karşı direnç geliştirebilir. Bazı çocuklarda çeşitli sebeplerden dolayı direnç ve okula uyum güçlüğünü sıklıkla görmekteyiz. Uyum güçlüğü yaşayan çocuklara uygun müdahalelerde bulunulmazsa okul reddi ile bile karşılaşmaktayız.

UYUM SORUNLARI
Öncelikle bazı çocuklar günlük hayatlarında anne ya da babadan özellikle anneden ayrı kalmakta güçlük yaşarlar. Bu çocuklar “bizim kaygılı, endişe düzeyleri yüksek” olarak tanımladığımız çocuklardır. Yani buna kaygılı mizaç diyebiliriz. Bu çocuklar okulda annesiz veya güven verecek birisi olmadan kalırlarsa diğer çocuklara göre daha sıklıkla huzursuz olurlar. Genelde bunu gidermek için güvence isterler bu da, annenin okulda yanında kalmasıdır. Örneğin okul bahçesinde, okul kapısında, sınıfın kapısında bekleyen anneler bu tip çocukların anneleridir. Ayrılma kaygısı dediğimiz bu durum özetle çocukların yabancı ortamda genellikle annelerinden ayrıldıkları durumda ortaya çıkan yoğun bunaltı ve kaygı durumu olarak nitelendirilir. Ayrılma kaygısında iki ana nokta üzerinde durmak gerekir.
Çocuğun kendisine kötü bir şey olacağı endişesi ve sevdiklerine, özellikle annesine kötü bir şey olacağı endişesi, gibi çocuğun kaygılı düşünce yapılarıdır.
Genelde çocuk bu iki kaygılı düşünce arasında gidip gelebilir. Bu düşüncelerin sonucu olarak çocuk, okulda annesiz kalmak istemez ve anneye yapışma davranışı sergiler. Bunun derecesi her çocukta farklılık gösterir. Kaygı düzeyinin derecesine göre kimisi okul bahçesinde annesini görmesi yeterli olurken, kimisi annesini mutlaka yanında ister. Ayrılma kaygısı yaşayan çocuğa ailenin ve öğretmenlerin yaklaşımı tedavinin süresini ve başarısını belirleyen en önemli faktördür. 
Öncelikle bir çocuk eğer okulda yalnız kalamıyor ise bunun bir problem olabileceğinin, bir rahatsızlığın bulgusu olabileceğinin aileler ve öğretmenlerin farkında olması gerekmektedir.
Maalesef bazı aile ve öğretmenler, çocuğun bu durumunu şımarıklığa aileye naz yapmaya bağlayabilmektedir. 

“ADAPTASYON HAFİF KISA SÜRELİDİR”
Evden ayrılan, okula başlayan her çocuk bir süre okula adaptasyon zorlukları çekebilmektedir. Bu adaptasyon sorunları genelde çok hafif ve kısa sürelidir (bir ayı geçmez). Uyum sağlayan çocuklar o ortamın gereklerini zamanla yerine getirmeye başlarlar. Üzerinde konuştuğumuz konu bu adaptasyon sorununu daha yoğun yaşayan çocuklardır.

“ÖĞRETMENLER SABIRLI VE ANLAYIŞLI OLMALI”
Öğretmenlerimizin; ayrılık kaygısı sorununun bir rahatsızlık olabileceğini bilmeleri, çocuğu okula alıştırabilmek için oldukça sabırlı ve anlayışlı olması gerekmektedir. Empati kuramayan, sert tepkiler gösteren öğretmen, zaten kaygılı olan çocuğun, okula karşı olan isteğinin daha çok kırılmasına ve ciddi bir okul reddine sebebiyet verebilmektedir. 
Tedavide önemli nokta; çocuğa empatik ve anlayışla yaklaşarak onu yavaş yavaş okula alıştırmaktır. Bu da ancak anne ve öğretmen işbirliği içerisinde sağlanabilir. 
Ayrılık kaygısı yaşayan çocuğu birden ayırmak yerine annesinin başlangıç olarak sınıfta beklemesi daha sonra kademeli olarak sınıfın dışında beklemesi, daha sonra da teneffüslerde gelip gitmesi gibi bir süreç yaşanması daha uygun bir yaklaşımdır. Bu bir duyarsızlaştırma sürecidir ve sıklıkla kullandığımız bir yöntemdir. 
Bu yöntem ile çocuğa verdiğimiz mesaj şudur: “senin huzursuzluğunun ve gerginliğinin farkındayız, bize güvenebilirsin senin yanındayız, burada kendini huzurlu hissedinceye kadar yanında olacağız.” 
Çocuğa bu mesajı iyi iletebilirsek sorunu çözmek için önemli bir adım atmış oluruz. 
Duyarsızlaştırma yöntemini kullanırken çocuğa verilen sözlerin tutulması önemlidir. Örneğin ben okulun bahçesinde bekliyorum diyen anne eve giderse, zaten anneden ayrılma kaygısı olan çocuğun, okula karşı olan korkusunu daha da şiddetlendirebiliriz. 
Ayrılma kaygısı yaşayan bazı çocuklar bu durumu sözel ya da anneye yapışma- ağlama gibi davranışsal yollarla göstermeyebilir. Okul konusundaki kaygılarının anlamsız olduğunu varsayabilirler. Korkuları ile beraber okula gitmek konusunda heves taşıyabilirler. Örneğin gece yatmadan önce ailesine “yarın okula gideceğim, yalnız gideceğim, anne yanımda durmana gerek yok” gibi sözler verirler. Ama sabah yoğun kaygıdan dolayı karın ağrısı, baş ağrısı gibi şikâyetleri de klinikte sık görmekteyiz. Bunların sebebi de çocuğun yoğun kaygısına bağlı fizyolojik reaksiyonlardır. Bu fizyolojik reaksiyonlar okulun olmadığı tatil günlerinde gözlenmez.

“UYUM SAĞLAYAMAMIŞSA PROFESYONEL YARDIM ALINMALI”
Ayrılma kaygısı ve okul reddi sadece okul döneminin başladığı zamanlarda görülmez. Uzun tatiller sonrası, uzun dönemli hastalıklar sonrası bu durumlar tekrar edebilir.
Sonuç olarak; belli bir süre içerisinde aile ve öğretmenlerin uygun yaklaşımlarına rağmen çocuk okula uyum sağlayamamışsa, ailelerin mutlaka profesyonel yardım alması gerekmektedir. Bu yardımın içinde aile ve öğretmenlerin bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi, çocuğun rahatlatılmasına yönelik uygun terapi ve yaklaşımlar ve en son gerekirse çocuğun kaygılarını azaltacak ilaç tedavisi uygulanmalıdır.”
Sevcan KALIPÇİNDEN ELMACI 
Kaynak: http://www.hudutgazetesi.com/haber/56295/cocuklar-sabir-anlayis-bekler.html